Resmî evraklar günlük hayatımızda sıkça ihtiyaç duyduğumuz ve devamlı kullandığımız belgelerdir. Resmî belge türleri arasında kimlik belgesi, pasaport, nüfus cüzdanı örneği, ikametgâh ilmühaberi, evlilik cüzdanı, sürücü belgesi, diploma, denklik belgesi, transkript, öğrenci belgesi, Erasmus akseptans/kabul belgesi, banka cüzdanı, vasiyetname, yeminli tercüme gibi yüzlerce belge aklımıza gelmektedir. Bilhassa bu belgelerin yurtdışında kullanılması söz konusu olduğunda evrak çevirisi gündeme gelmektedir.
Öte yandan yurtdışından alınan diploma, sınav sonucu gibi belgelerin de ülkemizde geçerli olabilmesi ve ilgili evrak sahibine bu belgeden kaynaklanan hakların tanınabilmesi için bu belgelerin mutlaka Türkçeye çevrilmesi gerekmektedir. Bu belgelerin hızlı, doğru ve eksiksiz bir biçimde hazırlanması hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır. Evrak Çevirisi Yapılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir? Evrak çevirisi yapılırken ilgili belgenin formatına dikkat edilmesi ve gerekli şekli şartları taşıması önemlidir. Diğer önemli bir husus Kişisel Verilerin Korunması Kanunu gereği evrak çevirisi yapılırken bilgilerin üçüncü kişilerle paylaşılmaması hususudur. Bu konuda çeviri hizmeti alacağınız ofisle anlaşma yapılmalı ve bu anlaşmanın şartlarına uyulup uyulmadığı kontrol edilmelidir. Bu husus hem etik hem de yasal bir yükümlülüktür. Yapılan tercüme ikinci bir çevirmen veya editör tarafından kontrol edilmelidir. Kaynak dilden hedef dile evrak çeviri işlemi sonrasında metindeki muhtemel imla, yazım ve kullanılan terimlere ilişkin düzeltmeler yapılmalı hatalar giderilmelidir. Bu şekilde çevirisi ve düzeltme işlemleri tamamlanan belge kullanıma hazır hale getirilmelidir. Evrak Çevirisi için Çevirimvar.com Online Tercüme Bürosu Profesyonel çeviri hizmetine ulaşmak için bir tercüme ofisine gitmeden Çevirimvar tercüme bürosu ile belgelerinizi online sisteme yükleyerek teklif alabilir ve çevirinizi en kısa sürede yaptırabilirsiniz. Çevirimvar.com online tercüme bürosu ihtiyaç halinde yeminli tercüme hizmeti de sunarak talep halinde evraklarınızı adresinize kargo ile göndermektedir. Tek yapmanız gereken dosyanızı Çevirimvar.com üzerinden yüklemek.
0 Comments
Arapça dili de bambaşka zenginlikleriyle yeni taliplerine bu sorunları gayet zengin bir şekilde sunuyor. Bu konuda verilecek öğütlerin en başında, yeni öğrenilecek bir dilin gayet ciddiye alınması geliyor. Ne kadar ciddi? Aynı yeni doğmuş ve serpilmeye başlamış bir çocuğun derdini anlatabilmek için gösterdiği çaba kadar. Bu ciddiyet sağlandıktan sonra aslında meselenin yarısından fazlası çözülmüş oluyor. Yine de bu aşamada bazı teknik ve taktik uygulamaların faydalı sonuçlar vermesi mümkün. Bunları aklımıza geldiğince, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım:
1. Kelime ve cümle kartları: Bu yöntem dil öğrenmeye başlayan birçok insanın karşısına bu eğitimler sırasında sıkça çıkmıştır. Yine de etkinliği kanıtlanmış bu yöntem hakkında bilgi vermek, bilmeyenlere de ulaştırmak açısından önemli. Küçük boş kartlar alın ve bir tarafına Arapça'sını, diğer tarafına da Türkçe'sini yazın. Sonra önlü arkalı karıştırın. O kadar karıştırın ki, bazılarının Arapça'sı, bazılarının Türkçe'si üste gelsin. Bu kelime çiftlerini daha yazarken bazıları ezberinize girmiş olacak. Daha sonra da karışık olarak çekin bu kartları. Türkçe'si denk gelirse Arapça'sını söylemeye çalışın. Arkasına bakıp kontrol edin. Arapçası denk gelirse de Türkçe'sini söylemeye çalışın, arkasına bakarak yine kontrol edin. Tereddütsüz bildiklerinizi bir kenara ayırın. Diğerleriyle bunu her gün 10-15 kart çekmek suretiyle devam ettirin. Tereddütle cevapladıklarınızı yine aynı kartların içine dahil edin. Bu şekilde bütün kelimeleri tereddütsüz cevaplar hale gelince, kenara ayırdıklarınızla birleştirip, unutulan var mı diye tekrar kontrol edin. Bu yöntemi sadece kelime için değil, cümle kalıpları için de tatbik etmeniz gerekir. İkisine de aynı ağırlıkta önem vermelisiniz. 2. Kelimeyi kendi dilinizdeki aynı anlamdaki kelimeye benzetmeye çalışın. Türkçe dilini konuşan bizler için bu çok zor olmayacaktır. Zaten birçok kelimemiz Arapça ile ortak. Bazıları da Türkçe'de aynı şekilde kullanılmakla birlikte başka bir anlama gelir. Örneğin "cezâ" kelimesi böyledir. Cezâ dilimizde yalnız olumsuz anlamda kullanılırken, Arapça'da olumlu ya da olumsuz "yapılan bir işin karşılığı" demektir. Bu konuda Osmanlıca sözlüklere bakarak gördüğünüz Arapça kelimenin Osmanlı Türkçe'sinde bir anlama gelip gelmediğini, aynı anlama mı, yoksa kaymış bir anlama mı geldiğini anlamaya çalışın. Birçok büyük Osmanlıca sözlükte Osmanlıca kelimelerin Türkçe'mizdeki kullanımına örnek olarak birtakım örnek cümleler verilir. Kelimenin eski Türkçe'deki kullanımını anlayınca Arapça'sıyla Türkçesi arasında ilişki kurmak kolay olacaktır. Özellikle bir Osmanlı'nın İngilizce öğrenmesi ile günümüzdeki bir Türk'ün İngilizce öğrenmesi arasında çok büyük farklılıklar olabilirdi. Bu konu ile ilgili bir başka makale yazmayı düşündüğümü belirterek, bu bahsi geçiyorum. 3. Kelimenin söylenişinden mâna çıkarmaya çalışın. Bu bütün dillerde geçerli bir yöntemdir. Mesela İngilizce'deki "mezbaha" anlamına gelen "abattoir" kelimesinin okunuşu "ebetvâr" şeklinde olduğundan bunu zihnimizde "hep et var" diye kodlasak, kelimenin manası bir daha aklımızdan çıkmayacaktır. Zamanla yaptığınız bu çağrışımlar bilinçaltınızda derinlere itilir ve kelimeyi duyunca "Türkçe anlamı" gözünüzde canlanıverir. "Türkçe anlamı" diyorum, "Türkçe'si" demiyorum. Çünkü Arapça kelimeleri zihninizdeki Türkçe kelimelerle değil, onların anlamlarıyla eşleştirmelisiniz. Bu sayede her söylenen cümleyi zihninizde Türkçe'ye tercüme etme gibi yorucu bir çabadan kurtulmuş olursunuz. Kelimeleri hayallerinizde yeniden inşa ederken mümkün olduğu kadar çok duyu organına hitap eden hayaller kurun. Örneğin, "otel" anlamına gelen "funduk" kelimesinin zihninizde çağrıştırdığı Türkçe kelime nedir? Fındık. Öyleyse zihninizde yığınla insanın valizleriyle birlikte bir fındığın içine doluşmaya çalıştığını, kalabalık ve izdiham içinde canlandırın. İnsanlar ter içinde kalmış, bağrışmalar oluyor.. Bu hayali daha fazla artırabilirsiniz. Bunu her defasında yapmayacaksınız. Sadece o kelimeyi ezberlerken yapacaksınız. Bu kelime bir kere zihninize yerleşip de lazım olduğunda zorlanmadan zihninizden çıkmaya başladıktan sonra bir daha sürekli aklınızda o otel izdihamı gelmeyecek, merak etmeyin. Bu yöntemi uyguladıkça daha hızlı ve etkin uygulamaya başladığınızı göreceksiniz. 4. Yazarak çalışmak önemlidir. Bilmediğiniz ve yeni öğrendiğiniz bir kelimeyi, en az beş kere alt alta yazıp her defasında yanlarına anlamlarını yazın. Eğer resmi çizilebilecek bir kelime ise anlamını yazmak yerine resmini çizin. Arapça'da, birçok dilde olduğu gibi, nasıl yazıldığını bilmediğiniz bir kelimeyi doğru okuyamaz, nasıl okunduğunu bilmediğiniz bir kelimeyi de doğru yazamazsınız. Bu nedenle öğrendiğiniz her kelimenin yazılışını bir yere bakmadan yapabilecek kadar öğrenmelisiniz. 5. Öğrendiğiniz yeni bir kelime ile ilgili hemen cümle kurmaya çalışın. Daha önce öğrendiğiniz kalıplarla bu cümleyi süsleyin. Tereddüt ettikçe dönüp kalıplarınıza ve o kelimenin sözlükteki karşılıklarına bakın. Yazdığınız bu cümle örneklerini mutlaka yeni kelimelerle ilgili tuttuğunuz bir defter varsa oraya not edin. 6. Yeni kelimelerle ilgili yaptığınız çalışmaları, normal gramer çalışmalarından ayrı bir ortak yerde tutun. Belirli sıklıklarla baştan sona birer kez okuyun. Bu anlamda 1 ay ideal bir süredir. Ama laakal 3 ayda bir bunu yapmalısınız. Yapacağınız tüm çalışmaları takvime bağlamayı unutmayın. Artık akıllı telefonların da çıkması ile birlikte bu cihazlar size periyodik olarak faaliyetlerinizi kolaylıkla hatırlatabiliyor. 1 yıllık gelecek için her ayın 13'üne kelime tekrarlama günü yapın. Her haftanın Pazartesi günü gramer çalışması olarak işaretleyebilirsiniz. Günde en az 3 sayfa Kuran okuma çetelesi tutup, okuyamadığınız günleri kaza etmek (yeni bir ibadet türü icat etme durumuna düşmek istemem, siz anladınız) gibi periyotlarınız olsun. Kafasına estikçe çalışan bir öğrenci elbet istenen düzeyde başarılı olamaz. 7. En basit metinlerden başlamak üzere kağıda dökülmüş metinleri okuyup, üzerlerine Türkçe'lerini yazmak da bir yöntemdir. Okuduğunuz yabancı dilde bir metni pürüzsüz bir şekilde anlayacak derecede kelime eksiklerini gidermeniz gerekir. Sonra geriye baktığınızda şunu demelisiniz: "Bu hikaye kitabını kelimesi kelimesine anladım ve öğrendim." . Bu konuda en önemli kaynağımız hiç şüphesiz Kur'an-ı Kerim'dir. Onu da böyle satır satır çizerek ve kenarlarına not alarak okumamız, ona olan hürmetimize halel getirmez. Benim için şahsen tertemiz duran bir mushaftan çok, didik didik edilmiş, altı üstü çizilip notlar alınmış bir mushaf daha makbuldür. Her büyük başarı, küçük başarı adımcıklarının birikimiyle oluşur. Bugünden yarına sözlük gibi bir kelime dağarcığınızın olmasını beklemeyin. Ama her gün bu uğurda duvara bir tuğla koymayı ihmal etmeyin. Günü gelince dikilen binaya inanamayacaksınız. وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا "Bizim uğrumuzda gerekli gayreti gösterenlere elbette yollarımızı gösteririz." (Ankebut, 69). Muhatabım diplomatik ya da ticari ilişkileri geliştirme ya da arkadaş edinme amacıyla Arapça öğrenenler değil, Arapça'yı İslam'ın temel kaynaklarına nüfuz etmek üzere öğrenmeye çalışanlardır. Bununla birlikte söyleyeceklerimden ilk bahsettiğim grup da elbet istifade edecektir. Arapça'yı Gündeminize Alın Arapça öğrenmek, bütün dillerde olduğu gibi öncelikle onu gündemine almakla başlayacaktır. Bir kere bu iş gündeminize girecek ve asla çıkmayacaktır. Arapça ile ilgili her konuya kulak kabartacak, her topluluğa girecek, bütün okuma ve konuşma fırsatlarını değerlendirecek, bütün boş vakitlerimizde yapacağımız faaliyetleri PROGRAMLAYACAĞIZ. Bir Programınız Olsun Arapça öğrenmede her işte olduğu program yapma çok önemlidir. Arapça öğrenmeyi gündeminize aldınız ve artık her yerde Arapça ile ilgili şeyler görüyor, onlara kulak kabartıyorsunuz. Etrafınızda size tavsiyelerde bulunanlar olacak. Arapça öğrenmek ile ilgili internet üzerinden birçok arama yapacaksınız. Eğer yabancı dilleriniz varsa onlar üzerinden de yazılmış sayısız kaynak bulacaksınız. Her bulduğunuz kaynağın sizi heyecanlandıran güzel tarafları olduğu gibi, size eksik gelen tarafları da olacak ve bu açlığınız iflah olmaz bir şekilde devam edecek. Ta ki kendi kaynağınızı üretinceye kadar... Tüm bu arayışların neticesinde okumaya, izlemeye, takip etmeye değer bulduğunuz kitaplar, internet siteleri, sosyal gruplar, videolar, dersler olacak. Bunları belirli bir sistematik içinde programınıza dahil etmeniz ve tahmini başlangıç ve bitiş tarihleri belirleyip bunları not almanız gerekiyor. Mesela "şu sitede 100 tane ders var. Bunlardan haftada iki ders dinleyebilirim. Bu da 1 yıl içinde bunların biteceği anlamına gelir. Öyleyse seneye şu tarihte bu dersler bitmiş olacak." diyeceksiniz. Bir kere karar verdiniz mi, o dersleri size faydasız ya da zehir gibi gelse de bitireceksiniz. Şeytan bazen sizi bunları bırakma, başka kaynaklara bakma yönünde kışkırtacak, ama siz oralı olmayacaksınız. Çünkü şeytan "bizim oğlan Bina okur, döner döner gene okur." sözünün mimarlarındandır. Aynı anda birkaç kaynağı da programınıza ekleyebilirsiniz. Ancak bunu yaparken altından kalkamayacağınız bir program olmamasına dikkat etmelisiniz. Eklemeler yaparken mümkün olduğunca mevcut programı rayına oturttuğunuza kesin bir şekilde inandıysanız, öyle yapacaksınız. Yoksa başlangıçta 10 tane kaynak alıp hepsine birden başlamak akılcı değildir. Zaten şeytan bu yükleri kaldıramayacağınız düşüncesini sürekli pompalayacak. Siz daha baştan kaldırılamayacak bir yük alarak onun bu amacına hizmet etmeyeceksiniz. Zaten İçinde Yüzüyoruz Arapça, Türk milletinin oldukça şanslı olduğu bir alandır. Nihayet Türk dili Arapça kelime ve kavramlarla doludur. Ayrıca beş vakit namazda okuduğumuz ayet ve dualar da zaten bizi bu dili öğrenmeye itmekte ve tekrar etme, önceden okuyup durduğumuz şeylerin künhüne vakıf olma isteği gibi yollarla bize yardımcı olacaktır. Zaten içinde yüzdüğümüz bir şey bu Arapça. Ancak denizde yüzüp de denizi tanımayan balıklar gibi, biz de onu tüm şubeleriyle tanımaktan yoksun bulunuyoruz. Öyleyse biraz farkındalık gerekiyor. Her öğrenilen şeyi, daha önce okuduğumuz ayet ve dualar, ayrıca Türkçe'ye girmiş kelimeler ekseninde inceleyip, sonuçlar çıkaracaksınız. "Demek bu yüzden böyle okuyormuşuz." ya da "Demek yanlış okuyormuşuz." gibi sonuçlar bu süreçte çokça çıkmalıdır. Farkındalık ekseninde olmayan bir çalışma, özellikle Arapça için, sonuca gitmiyor demektir. Mustafa İsmail Dinleyin Bu da çok radikal bir söylem oldu. Ben Mustafa İsmail'den çok etkilendim. Özellikle Mustafa İsmail'in Tahkik tarikiyle uzun uzun okuduğu hatim setine hastayım. Kelimeleri musıkinin kurallarına yedirmeden, anlam ve musıkiyi iç içe bir kaneviçe gibi dokuyan, öyle başka bir hafız bilmiyorum. Siz başka hafızlar biliyorsanız onları dinleyebilirsiniz. Mustafa İsmail ile her bir kelime üzerinde tek tek durarak bir yolculuğa çıkın ve ayetlerin arasından ilk başlarda küçük, daha sonraları daha büyük mana parçaları koparmaya çalışın. Bazen ayetleri okurken nefes durakları vermese kalbim çatlayacak gibi geliyor. Tam son raddede duruyor. Risale-i Nur Okuyun Bediüzzaman Hazretlerinin Risale-i Nur'ları, bir cemaatin malı değildir. İslam'ın malıdır. İslam dünyasında adam akıllı bir tek telif eser çıkmadığı bir dönemde, eşine rastlanmayacak güzellikte kaleme alınmış ve çağımızın pisliklerinden izole olmuş bir dimağdan çıkmış bir eserdir. İddiası yüzlerce yılın İslami ilimler hamulesini ve bunları öğretmekte kullanılan ve kendisini yenilemekten aciz kalan medrese geleneğini yeni bir solukla canlandırmak ve ona hayat üflemektir. Edindiğim intiba odur ki, Risale-i Nur okuyan insanlar Arapça'yı ve birçok insana çok karmaşık gelen diğer İslami ilimleri çok daha kolay öğrenebilirler. Kendiniz de Arapça Kaynaklar Üretin Mevcut kaynaklardan yararlanırken, sizin çalışma şekil ve üslubunuza uymayan, "aslında şöyle anlatılsa daha iyi olurdu" dediğiniz yerler gelecek. Böyle yerler geldiğinde kendi Arapça kaynaklarınızı oluşturmaya başlayın. Dersleri kendinize maledin. Kendi dilinize tercüme edin. Unutmayın, dünyadaki insan sayısı kadar öğrenme yolu ve yöntemi vardır. Kendinize has yöntemi siz icad edeceksiniz. Malayani İle İştigal Etmeyin Dünyevi lüzumsuz fantaziler ile, diziler, filmler, gündelik siyaset ile haşır neşir olmayın. Onlardan habersiz olun demiyorum ama içlerine dalıp kaybolmayın. Özellikle de harama nazar etmeyin. Harama nazar, ilmi öldüren en büyük düşmandır. Boşluk Bırakmadan Devam Yolda giderken mutlaka kulağınızda bir ders, bir ayet bir hadis olsun. Ya da bir ilahi dinleyip sözlerini ezberlemeye çalışın. Her biri birer büyük cevher olan büyüklerin güzel dua ve münacatlarını okuyun ve ezberleyin. Ezbere bildiğiniz ayet ve hadislerin, duaların Türkçe anlamlarını kelime kelime çıkaracak kadar bunlarla haşır neşir olun. İnternet ortamında birçok hocamızın yaptığı sayısız ders var. Bunların her biri birer şekerleme gibi ayrı bir tat bırakıyor. Mesela modern usulde Arapça öğrenmeyi tavsiye eden ben, Emsile, Bina, Maksud, İzzi, Avamil, İzhar,Kâfiye gibi kitapların internette sunulan derslerini ses dosyası halinde evden işe, işten eve giderken o kadar çok dinledim ki tarif edemem. Günlük yürüyüş ve koşu gibi faaliyetleriniz varsa, bunlarda da çok rahat bu kaynakları dinleyebilirsiniz. Hanımlar bulaşık yıkarken ya da ütü yaparken (ki erkekler de yapıyor tabii bunları) sürekli böyle bir ders kenarda açık olabilir. Konuşma ve Dinleme Pratiği Birçok Arapça kitap bitirseniz bile, bir Arap ülkesine gittiğinizde bir konuşmaya şahit olduğunuzda, muhtemelen pek bir şey anlamayacaksınız. Çünkü gramer diliyle sokak dili arasındaki farkın bu kadar fazla olduğu bir dil, pek yoktur herhalde. Ayrıca konuşma dili, özellikle de günümüzün konuşma dili, Kur'an Arapçası ile iştigal eden arkadaşlarımıza oldukça yabancı gelecektir. Size önemli gelen bir konuşmayı (bu bir hutbe ya da vaaz olabilir, ya da önemli hikmetlerden bahseden bir belgesel ya da sinema filmi de olabilir) tüm kelimelerini tek tek anlayıncaya kadar tekrar tekrar dinlemelisiniz. Arapça altyazılı olması tercih sebebidir. Bunları sürekli durdurarak kelimeyi doğru anladığınızdan emin olun. Dinleme pratiği böyle gelişir. Dinleme pratiği gelişmedikçe de konuşma pratiği gelişmez. Bunlarla beraber ve sonrasında da yapılacak şey, Arap arkadaşlar edinip, onlarla müzakere etmektir. Belki bir Arap ülkesine giderek belli bir süre kalma imkanı olan arkadaşlar bu fırsatı da değerlendirebilirler. Yazıma serlevha yaptığım yukarıdaki Ayet-i Kerime aslında işin özetini ortaya koyuyor. Size Allah yardım edecektir. Yeter ki iyi niyetle, samimiyet ve ciddiyetle O'na yönelin. Derslerimizi takip edenler arasında İlahiyat Fakültelerinde Arapça Hazırlık okuyan çok kişi bulunuyor. Ayrıca daha önce derslerimize de bizzat katılmış öğrenciler ve ilahiyat fakültelerinde Arapça öğreten okutmanlar, hocalar ile çok sayıda hasbihalimiz oldu. Aslına bakarsanız ilahiyat camiasından olmadığım için bana çok sık sorulan bu soruya cevap vermemeyi yeğleyebilirdim. Ancak yukarıda saydığım aşinalıklar ışığında belki birkaç kelam edebilirim diye düşündüm. Öncelikle ülkemizde dil öğretimi besmelesiz mi başlamış nedir, bilemiyorum ama hiçbir kademede düzgün gitmiyor. Orta ve liselerde verilen yabancı dil saati sayısına bakılacak olursa beklenecek seviyenin çok çok altında bir sonuç alınıyor. Ne öğreten öğretmek istiyor, ne de öğrenen öğrenmek istiyor. Tam bir isteksizlik ve usulsüzlük var. İlahiyat fakültelerine aile baskısıyla girmişse bir kişi, ona söyleyecek hiç sözüm yok. Arapça'yı öğrenmesini beklemiyorum. Aile baskısıyla girmemiş ama Arapça öğrenmek istemeyen de bir yığın insan var. Onlar da ilahiyat camiasında kendilerine bir yer edinebilirler. Zira Arapça bilen, camiada parmakla gösterilecek kadar az. Benim sözüm İlahiyat hazırlık sınıfına başlayıp, dini metinleri kaynağından öğrenmenin önemine inanan ve zehir zemberek gibi gelse de Arapça öğrenmeyi kafasına koymuş kişilere. Bu kişiler bilsinler ki, okulda öğrendikleri ile Arapça'yı öğrenemeyecekler. Ve yine bilsinler ki öğrenemeseler bile hazırlık sınıfını geçecekler. Buna itirazı olan vardır diye umut ediyorum. Eğer bu konuda "Bizim okulumuz öyle değil" diyen olursa lütfen bizi bilgilendirip sevindirsin. Biz de paylaşalım buradan ve gurur duyalım. Ancak benim konuştuğum öğretim üyelerinin söylediği kadarıyla okula giren herkes sınıfı geçiyor. Din gibi oldukça önemli bir konuda daha kaynaktan başlamak üzere böyle bir gevşeklik olmasının temel nedeni sanırım imam-hatip ya da din kültürü öğretmenlerinin böyle bir bilgiye meslek hayatları boyunca gereksinim duymamalarından kaynaklanıyor. Ne cami cemaati derin ve girift meseleleri imamlara soruyor, ne de orta lise talebeleri böyle bir merak içinde... Akademik hayata geçen ilahiyatçılar da Arapça bilmeden rahatça aradan sıyrılıp gayet muteber noktalara gelebiliyorlar. O zaman ne diyelim: 1. Demek ki sizlerin ihtiyacı olan, içten bir gayret olacak. Öğrenciliğiniz ve özellikle hazırlık sınıfınız boyunca derslere tam devam etmek birinci şart. 2. Ödevleri harfiyyen ve kontrol edilmiyorsa bile mutlaka yapın. Özellikle Arapça yazarak çalışın. Yazma konusunda kendinizi rahat hissetmediğiniz hiçbir dili öğrenemezsiniz. 3. İnternet üzerinden anlamadığınız konuları izah eden hocaları mutlaka dinleyip eksik konu bırakmayın. Bu konuda zamanın getirdiği imkanları değerlendirmeyen, ilahi tokadı hakeder. 4. Seviye seviye kitaplar okuyun ve anlamadığınız kelime kalmasın. Sözlüğü çok iyi kullanacak şekilde kendinizi geliştirin. Arapça sözlük kullanmak ilk etapta size ölüm gibi gelecektir. Ancak aşılmayacak bir zorluk değildir. Bir an önce bu zorluğu aşın ve sözlüğü sağ kolunuz haline getirin. 5. Konuşma pratiği yapın ve bunu ilk sene sınıf arkadaşlarınızla yapın. 6. Hazırlık öğrencileri olarak ileriki yıllarda Arapça'daki eksiklerinizi ikmal edeceğinizi hayal etmeyin. Hazırlık sınıfında her türlü eksiği tamamlayın. Sonraki senelerde yapacağınız ancak meleke kesbetmek ve intikal hızını artırmak olacaktır. Eğer sizler de Arapça konusunda zorlanıyorsanız, Protranslate.net - Arapça Türkçe Profesyonel Tercüme hizmeti alabilirsiniz. Bu hizmet sizleri bir çok konuda öne taşıyacaktır. Uzman kadrosu ile ve uygun fiyatları ile Protranslate.net sitesi sizlerin profesyonel tercümelerinizi en iyi şekilde yapacaktır.
Bu bölümde bundan sonra dünya çapında haklı bir üne kavuşmuş Durûsu'l-Luğati'l-Arabiyye isimli Arapça öğretim kitabını hep beraber işleyeceğiz. Kitap ve ünite ile ilgili sorularınızı lütfen hemen ilgili ünitenin videosu altına yazın ve cevabını alın. Bu interaktif uygulama sayesinde Arapça öğretimi konusunda yarım asrı geçkin bir tecrübeye sahip olan Dr. Abdurrahim'e ait Durûsu'l-Luğati'l-Arabiyye kitabı, hem konuları peyderpey ve insanları sıkmadan, zorlamadan anlatması, hem de Türk insanının en büyük Arapça öğrenme vesilesi olan dînî metinleri anlaşılır kılma konusundaki becerisi ile isabeti tartışılmaz bir kaynaktır. Bu kaynağa bizim de acizane kattığımız Türkçe ders notları sayesinde gramer konularını önce işleyecek, sonra da konuları işlerken edindiğimiz bu bilgiler yardımıyla konuları daha iyi anlayabileceğiz. Yüz yüze eğitim konusunda elde etmiş olduğumuz tecrübeler ışığında öğrencinin neyi nasıl yapması gerektiğini gayet iyi biliyor ve onlara bu konuda elimizden gelen her türlü yardımı yapmaya hazır bulunuyoruz. Ayrıca internet nimeti sayesinde çok geniş coğrafyalara ve çok geniş kitlelere hitap etme imkânını yakaladığımız için mutluyuz. Bu dersleri işlemedeki usule değinelim biraz. Öncelikle kaynaklar: 1. Öncelikle ders kitaplarını elde etmede zorluk çekmeyeceksiniz. Gerek Diyanet Yayınevi'nde, gerekse Ankara'da Hacı Bayram Camii girişinin karşısında yer alan İşler Kitapevi (Arapça) ya da daha birçok yerde bu kitapları bulabilirsiniz. Sanırım 4 ciltlik setin fiyatı 20.00 TL civarında. Kitap setini online olarak da satın almanız mümkün. İşte LİNKİ... Ayrıca kitapları BURADAN da indirebilirsiniz. Kitapların indirilerek kullanılmasına kitabın muhterem müellifi Dr. Abdurrahim, ticari maksatla çoğaltılmamak şartıyla izin veriyor (Allah ondan razı olsun.). Bu arada şunu da belirtelim, Türkiye'de yayınevlerinde satılan kitap seti 4 cilt, yukarıda linkini verdiğim set ise 3 cilt. Ancak ikisi de aynı. Ciltlerin bölünüşünde farklılık var. 2. Kitaplara ait benim hazırladığım Türkçe ders notlarını da BURADAN indirebilirsiniz. Birinci cildin ders notlarının hepsi tamam. İkinci cildin ders notlarını da hazırladıkça koyacağım inşallah. Şimdilik hazır olanları BURADAN indirebilirsiniz. Bundan sonra işleyişle ilgili: 3. Öncelikle ders notlarını ve kitapları edinin. Daha sonra işleyeceğiniz ünitenin ders notlarını okuyun. Aklınıza takılan kısımları işaretleyin. Daha sonra ders notlarının izahı niteliğinde olan o üniteye ait gramer dersini izleyin. Eğer bu derste aklınıza takılan şeyin cevabını aldıysanız, ne âlâ! Yok eğer alamadıysanız, hemen ilgili ünitenin videosunun altında sorunuzu paylaşın ve cevabınızı alın.. 4. Ders videosunu elinizde kitap olduğu halde izleyin ve kitaptan takip etin. Yine dinlediklerinize ilişkin notlar alın, aklınıza takılan şeyleri de not edin. 5. Ders videosu bittikten sonra üniteyi baştan sona kendiniz işleyerek boşlukları doldurun, harekelendirilecek yerleri ya da cümle kurulacak yerleri itinayla yapın. Bu konuda daha önce Arapça yazı yazmadıysanız, ki muhtemelen yazmadınız, önceleri biraz zorluk çekebilirsiniz. Ancak el alışır ve bu zorluk kısa zamanda biter. 6. Ünitede yer alan yeni kelimeleri beşer kez Türkçe anlamları ile birlikte yazın. 7. Bütün dersleri bir günde bitirmeye kalkmayın, kendinize bir zaman belirleyin ve canınız istese de fazla fazla ders dinlemeye kalkışmayın. Bir önceki ünitenin görevlerini bitirmeden bir sonraki üniteye geçmeyin. Dr. Abdurrahim'in Durûsu'l-Luğati'l-Arabiyye isimli kitabı, öğretici ve sevdirici tarzı ve hazırlanışındaki ihlas ve samimiyetin tesiriyle sizi etkileyecek, özellikle gerçekten Arapça öğrenmek istiyorsanız, kesinlikle sizi bırakmayacaktır. Hepinize en içten duygularımla kolaylıklar diliyor derslerden başarılı sonuçlar almanızı temenni ediyorum. |
Bir katkıAranan, merak edilen şeyleri yazmaya çalıştım. Ya da merak edilmesini, kafa yorulmasını istediğim şeyleri... ArşivlerKategorilerYazılar |